Öncü TV ekranları ile 100.2 Radyo Öncü ve Radyo Kent ortak yayını ile geniş kitlelere ulaşarak Düzce’nin gündemini belirleyen, Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal’ın hazırlayıp sunduğu konuşulmayan konuşulduğu “Kitabın Ortasından” programının Cuma akşamı yayınlanan son bölümüne, DEVA, Demokrat ile Gelecek Partileri ortak Belediye Başkan Adayı Murta Caymaz konuk oldu.
“Ben değil, AK Parti benimle yollarını ayırdı”
Programda Sadullah Ünsal’ın ‘Neden AK Parti ile yollarınızı ayırdınız’ sorusuna yanıt veren Caymaz, “Ben değil, AK Parti benim ile yollarını ayırdı” diyerek, o dönemde yaşanan süreci anlattı.
Düzce eski Belediye Başkanı ve İYİ Parti Düzce Belediye Başkan adayı Mehmet Keleş döneminde yürüttüğü belediye başkan yardımcılığı görevini şeffaf bir şekilde yaptığının altını çizen Caymaz, “İfade ettiğim gibi, biliyorsunuz, ben 2014 yılından öncesinde hiçbir siyasi oluşumda yer almadım açıkçası. O dönemde gelen bir davetle birlikte AK Parti ailesinde siyasete başladım. Ve siyasete ilk gelen birisi olarak da hızlı bir gidiş oldu, hızlı bir yükseliş de oldu. O dönemde bize güvenen, görevlerimize tevdi eden büyük teşekkür ediyoruz ve ben de bu görevleri layığıyla şeffaf, temiz bir anlayışla yaptığıma da inanıyorum. Bana bağlı olan birimlerde yapılan tüm incelemelerde, Sayıştay raporlarında tertemiz, yani benle ilgili hiçbir sorun yok, benim birimimle ilgili. Biliyorsunuz, Sayın Mehmet Keleş belediye başkanlığı görevinden istifa etti. Sonrasında teşkilatlarda bir temayül yapıldı. O temayül neticesinde bizim birinci olduğumuz söylendi. Sonra Sayın Cumhurbaşkanımızın yanına gittik, Ankara'ya. Orada bir görüşme yapıldı. Üç kişi bir aday olarak gittik biz oraya. Orada da Sayın Cumhurbaşkanımıza aslında bu işi bizim yapacağımızla ilgili bir öngörüde bulunmuş; demiş ki bu işi Murat Bey yapar. Tabii orada dönemin komisyon üyeleri vardı. Komisyon üyeleri de Dursun bey üzerinde bir uzlaşı sağlamışlar. Böyle olunca da dursun Bey o geçiş sürecinde 18 aylık sürede görev yaptı. Tabii artıları ve eksileri almış bu komisyonda. Genel Başkan Yardımcısı Sayın Erol Kaya vardı, dönemin Bilim Sanayi Teknoloji Bakanı Faruk Özlü Bey vardı, yine İzmit'te İlyas Şekerci isminde bir milletvekili vardı, İl Başkanımız Hikmet Keskin vardı. Bunlarla oluşan bir komisyon. Tabii komisyonun işte tavsiye raporları vesaire. Tabii orada ilginç süreçler var. Daha sonrası biz bunu komisyon içerisinde bulunan bir büyüğümüzle kendi evinde farklıca konuştuk. Detaylı bir şekilde bana orada olanları da anlattı sonrasında. Farklı gelişmeler. Yani işte bu da aslında benim kriterlerim uyuşmayan, iş yapabilirliği, işte liyakat dediğimiz o çerçevede söylüyorum. Mutlaka iyiden iyisi vardır. Ama o günün şartına göre baktığınızda değerlendirilmesi konuyu aslında o hekimin yapması gerektiği belliydi. Biraz orada şöyle oldu; aslında ben AK Parti'yle yollarımı ayırmadım, ama AK Parti benimle yollarını ayırdı gibi oldu o süreçte, öyle değerlendirebiliriz. Yani bir kırgınlık vesaire olmadı. Ben sonraki süreçlerde tabii devam ettim, aslında baktığınızda. Meclis üyeliği görevim vardı. O görevimde tamamladım, 2019 seçimlerine kadar. Sonrasında da 2019 yılında tekrardan Belediye Başkanı aday adaylığı sürecim vardı. Tabii, Faruk Özlü Bey de Aday adayı olmadı, ama aday yapıldı daha sonra. Hatta aramızda da böyle bir espri vardır. Kendisini ben aradım, dedim sizi aday gösterecekler. Kendisi bunu birkaç kez televizyon programında dile getirdi zaten. Ona nasip oldu, o görevi devraldı, bugüne kadar da getirdi. Tabii bugün artık bir rakibiz. Seçim süresi boyunca kendi içinde ifade ettiği gibi centilmence, kaliteyi düşürmeden güzel bir seçim süreci. Seçim yarışı yapmayı düşünüyoruz” diye konuştu.
“Afiş meselesi abartılıyor”
Önümüzdeki 31 Mart yerel seçimleri öncesinde partiler arasında yaşanan afiş savaşlarına da değinen Caymaz, bunların büyük bir maliyet olduğunu ifade ederek, bu kadar israfın yapılmaması gerektiğini vurguladı. Caymaz, şöyle devam etti:
“Tabii, bir belediye başkanı, kendisini tanıtmak adına bu çalışmaları yapması gerekiyor. Aslında bizim de var. Dedim, biz biraz geç girdik bu işe ama belli lokasyonlarda belirlemiş olduğumuz yerler var. Daha çok böyle şehrin bilinir, ulaşılabilir noktalarında bunları yapıyoruz. Fakat kendimize bir hedef belirledik, bir sayı belirledik. Bu sayı çerçevesini aşmayacağız. Hedefimiz bu. Yani bunun da biraz abartıldığını ben açıkçası düşünüyorum. Afiş Meselesinin abartıldığını, hatta abartının da ötesine geçtiğini düşünüyorum. Yani sonuçta bu bir milli servet, baktığınızda. Şimdi mevcut belediye başkanı, Sayın Faruk Özlü, beş yıllık görev süresi boyunca zaten iyi işler yaptıysa, vatandaşa iyi diyalog kurduysa, belediye başkanlığı makamıyla vatandaşlar arasındaki bağı koparmadıysa, vatandaşlar takdir edecektir. Yani bir bakıyoruz o kadar büyük, devasa afişler rakamları da görüyorsunuz, değil mi? Çok ciddi rakamlar. Yani bence hakikaten israf. Tabii şunu sormak gerekiyor; yani Sayın Özlü, belediye başkanlığı süresi boyunca son bir aylık PR çalışmasına harcamış olduğu bütçeyi, yani bugüne kadar herhangi bir hayır kurumuna verdi mi acaba?”
“Afiş yaptırmak yerine hayır işleri yapılmalı”
Afişlere ödenen paraların Düzce’deki ihtiyaç sahibi vatandaşlara dağıtılması gerektiğini kaydeden Caymaz, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Bunu hesaplamak tabii çok kolay değil. Ancak geçtiğimiz günlerde, yanında bir inşaatta, binada bir afiş yarışması oldu, biliyorsunuz. Sayın Keleş'in afişi vardı. Üzerine tekrar da komple binayı giydirmek için Sayın Faruk Özlü'nün afişleri geldi. Bir noktaya kadar geldiler. Sonra tekrar afişler söküyordu vesaire. Şimdi ben de kendim yaptırdığım için az çok metrekare fiyatlarını biliyorum. Yani oradaki o yani 150 bin TL üzerinde bir afiş. Bunun gibi birçok noktada şehrin birçok yerinde var afiş yani. Şimdi bu binada var. Yandaki binaya koyuyorsunuz. Onun yanındaki binaya koyun. Bunun bir anlamı da yok aslında. Gelişmiş toplumlarda bunu göremezsiniz. Yok, böyle bir şey gelişmiş toplumlarda. Çünkü bir oturmuş sistem var. Kim gelirse gelsin, yapacağı iş de bellidir, değil mi? Yani bu kadar telaş etmeye ne gerek var? Bu kadar para israf etmeye ne gerek var? Sonuçta burada centilmence bir yarış olacak, değil mi? Her şeyi tadında yapmak lazım. Tabii ki yapılması demiyorum, ama yani dersiniz ki ben 10 tane noktaya koyduğum yerlere koyacağım, dersiniz. Saygı duyulur. En azından benim görüşüm bu. Ben çok abartılmasını doğru bulmuyorum. Bu paraların daha çok hayır ve hasenat işlerine harcanabileceğini düşünüyorum. Çünkü hakikaten maddi durumu çok kötü olan insanlar var. Bunlara yardım eden, el uzatan STK'lar var. Gönüllü STK'lar var. Bunları bağış, yani israfla savurganlık olarak düşünüyorum. Bakın ben kendimle yapıyorum, ama bir hedefim var. Bir sayı belirledim kendime. Örnek veriyorum, 15 noktada bunu yapacağım, bitireceğim. Hani şimdi beni tanımıyorlar. Bunu biraz ön plana çıkartmak için aslında. Bunu yapmak lazım. Ya da bir alternatif var insanlara, diyeceğiz ki yani buna buna oy vermek mecburiyetinde değilsiniz. ‘Bakın bu da var’ demek adına kendinizi pazarlamanız gerekiyor. Ama bu da tadında olacak yani. Abartmadan, tadını da yapacağız bunu da.”
“Asar Suyu Projesi kapsamında yapılan köprü doğalgaz borusuna benziyor”
Asar Suyu projesi kapsamında yapılan köprünün estetik görünmediğini savunan Caymaz, proje ile ilgili şu görüşlere yer verdi:
“Bugün gelinen noktada tabii proje farklı… Biliyorsunuz, Faruk Bey, o alanda farklı bir çalışma yaptı. Hatta bu seçim kitapçığında da işte ‘ödüllü bir projeyi oraya uygulayacağız’ diye ifadesi vardı. Herkesin görsel estetik anlayışı farklıdır. Şimdi ben oraya baktığımda, işte orada büyük, devasa bir doğalgaz borusu gibi boru, kaynak yerleri çok belli olan, yani estetik olarak biraz bana göre eksik olan bir görüntü gibi. Bizim projemizde taş küpü vardı. Bu Mostar Köprüsü var, biliyorsunuz. Onun biraz daha minyatürü. Böyle bir tarihi dokusu da olan bir yapı yapmak istemiştik aslında o dönemde. Öyle planlamıştık. Tabii şu anda yetki Faruk Bey'in elinde olduğu için, o böyle tasarruf etmiş. Böyle bir proje yapmaya çalışmış. Yine seçim kitapçığında o bölgenin yaklaşık 16 kilometrelik bir hat boyunca rekreasyon alanı yapılacağıyla ilgili bir şey var. Fakat yapılamadı, bugün geldiğimizde. Köprüde 2 yıl oldu. Yani 2 yılda boğaz köprüsü yapılıyor. Ama baktı ki, ufak bir köprü bile maalesef yapılamadı. Gerekçeleri olabilir. Ama bunlara insanları iyi anlatmak lazım.”
“Uzun süren proje, esnafa büyük zararlar verdi”
Asar Suyu Projesinin o bölgede bulunan esnaflara büyük zararlar verdiğini söyleyen Caymaz, “O bölgede bu inşaat faaliyetinden dolayı hem Saatçigil Caddesinde, hem Mimar Sinan Caddesi'nde bulunan ara kılcal damarlarda bulunan, bütün esnaflar çok büyük zorluklar çektiler. Yani oradaki sirkülasyonu sağlayan önceki köprüler aradan kaldırıldığı için, yaya sirkülasyonu ciddi oranda azaldı ve o bölgedeki esnaflarımızın iş hacmi çok düştü. Yani genel anlamda bir mağduriyet söz konusu oldu. Ben burada da bir eksiklik, bir başarısızlık görüyorum açıkçası” ifadelerine yer verdi.
“Biz Melensu Parkını yaparken çok eleştiri aldık”
Yine Belediye Başkan Yardımcılığı yaptığı dönemde Düzce’ye kazandırılan Melensu Parkı projesi nedeniyle birçok eleştiri aldıklarını anlatan Caymaz, son olarak şu ifadeleri kullandı:
“Melen Su Parkı'na biz ilk tasarladığımızda iki etap olarak tasarlamıştık. İlk etabını yaptık. İkinci etapta da yine bu işte benim devamı olan projeydi aslında. Biraz da Akınlar, Sarayyeri bölgesine yönelik olan bir çalışma vardı. Yapılacak vaat edildi. Fakat yapılamadı, öyle kaldı. O dönemde şöyle bir şey oldu; biliyorsunuz, Sayın Faruk Özlü TOKİ'ye Avni Akyol parkını yaptırdı. Millet Bahçesi projesi olarak. Ben olsam şöyle yapardım; TOKİ'nin buraya yatırım yapması elbette çok güzel. Ama Avni Akyol Parkı'nı ben kendi bünyemde, yerel bünyemde yaptırırım. Belediye Park Bahçeler bünyesinde. Fen İşleriyle birlikte yapardık. Yeni yatırımı ise ikinci etap Melen Su Parkını yaptırdık. Dışarıdan bir kaynak gelecekse, bunu oraya yönlendirip orada yapmanın daha doğru olduğunu düşünüyorum. Şehre yeni bir alan kazanırdı. O dönem, parkı yaparken bize şöyle eleştiriler vardı; ‘oraya kadar kim girecek’ diyorlardı bize. ‘Niye oraya o kadar masraf yapıyorsunuz’ diyorlardı. Fakat hafta sonları, özellikle yaz aylarında, yani oturacak yer bulamazsınız. Siz yeter ki insanlara sosyalleşecek alanlar yapın, piknik yapacakları, çocukların oyun oynayacakları alanlar yapın. Değil mi? Gider oraya, onlar doldururlar. Çünkü insanların Düzce'de hakikaten sosyalleşme alanları çok dar kısıtlı. İnsana odaklı, insana fayda sağlayan projeler yapmak lazım. bu yapıldığında da insanlar da memnun oluyor. Orası hiçbir zaman boş kalmıyor. Ama ikinci etap maalesef yapılamadı. İnşallah kısmet olursa, yani Düzceliler takdir eder, bize görev tevdi ederlerse, biz bunları yaparız. Allah'ın izniyle, bu da aynı şekilde olacak.”
HABER: Savaş ARI