Dünyada çok hızlı ve çok önemli gelişmeler oluyor. Bu olayları tek tek ve kendi başlarına değerlendirdiğimizde farklı bir anlam çıkıyor. Olayların diğer gelişmelerle bağlanısını kurduğumuzda ise daha farklı bir sonuç oluşuyor.

İnsanların ve maddelerin saatler, haberler ve fikirlerin saniyeler içinde dünyanın bir yanından başka bir yanına ulaşabildiği günümüzde farklı coğrafyalardaki hadiselerin birçoğunun yekdiğeri ile münasebetinin olabileceğini göz ardı etmeyelim.

Önce, içerde olanlara bakalım. CHP’nin başı Kılıçdaroğlu MİT operasyonunu deşifre ederek uluslararası casusluk yapan Enis Berberoğlu’nu adaletten kaçırmak için ama sözde “ADALET” diyerek yollara düştü. Daha yürüyüşün ilk dakikasında söyledikleri ise her şeyi anlatmaya yetti. Kemal Kılıçdaroğlu aynen şunları söyledi o gün: "Biz Türkiye'de kendi topraklarımızda bir dikta yönetimiyle karşı karşıyayız. Bıçak kemiğe dayandı artık. Yeter diyoruz. ……… Biz dikta istemiyoruz, darbecileri istemiyoruz, 20 Temmuz darbesini yapanları istemiyoruz.”

Dikkat ediniz.. CHP’nin başı, 15 Temmuz’a “darbe” demiyor. 15 Temmuz’da, ABD adına Türkiye’yi işgale kalkışan FETÖ-NATO unsurlarının tasfiyesi için başlatılan “Olağanüstü hal” uygulamasının başladığı 20 Temmuz’u “darbe” olarak gösteriyor. Kemal Kılıçdarolu’nun “20 Temmuz darbesini yapanları istemiyoruz” lafı aslında her şeyi anlatıyor. Bu söz 15 Temmuz’da Türkiye’yi işgale kalkışanları CHP’nin de desteklediğini tescil eden bir sözdür. 

“Dokunmayın FETÖ’ye ülkeyi işgal etsin” demektir bu. Mustafa Kemal’in kurduğu CHP, “İşgalcilerin siyasi emellerine” destek vermektedir. Bu, FETÖ ile ABD ile suç ortaklığıdır.

İçerde başka şeyler de oluyor. CHP’nin “işgalcilere, casuslara destek yürüyüşü”ne Türkiye karşıtı unsurlar açık destek veriyorlar. PKK ile CHP artık kolkola.. CHP-HDP ittifakı veya birleşmesinin zemini hızla hazırlanıyor.

CHP, önceleri “Bizim, Suriye’de ne işimiz var” “Biz iktidara gelirsek sığınmacıları Suriye’ye geri göndereceğiz” diyordu. Ama bunu yapamadılar. Şimdi farklı bir yöntem takip ediliyor. Halk arasında alttan alta “suni” bir mülteci düşmanlığı oluşturulmaya çalışılıyor.

İstanbul’un çeşitli yerlerinde ve Ankara’da bir olaydan hareketle, Suriyelilere karşı bir düşmanlık tezgahlanıyor.

Şimdi de son günlerde dünyada ve bölgemizde olanlara bir bakalım. “Katar” gündemi devam ediyor. Riyad’daki veliaht değişikliğinin yansımaları yerini koruyor. Almanya’da G20 zirvesi başlamak üzere. Suriye, konuşulmaya devam ediyor. Aslında konunun dışında gibi zannedilen birçok gelişmenin doğrudan veya dolaylı olarak merkezinde Suriye var…

Nasıl mı? Şimdi bakalım..

Önce alakasız(!) konuları hatırlayalım. On yıllardır  “çözülemeyen” Kıbrıs meselesi Cenevre’de çözülmeye(!) çalışılıyor. Akdeniz’de uluslararası sularda yüzen bir Türk yük gemisine Yunan botundan kurşun atılıyor. Bulgaristan’da Türklerin ve Müslümanların yaşadığı bir bölgenin Bulgar ırkçılar tarafından kuşatıldığı söyleniyor. Kuzey Suriye’den Türkiye tarafına YPG tarafından tacizler yapılıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Washington’da “PKK’dan koruduğu için” haklarında tutuklama kararı verilen korumalar, G20 toplantısı için Almanya’ya da alınmıyor. Merkel’in konutunun önünde açılan pankartla Erdoğan, Putin ve Kral Selman diktatör olarak gösteriliyor ve bu “diktatörlerden” birini öldürecek olana lüks bir Alman otomobili hediye edileceği vaad ediliyor..

Almanya’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Türk vatandaşlarıyla buluşmasına engeller çıkartılıyor. Belçika’da camilerle alakalı olumsuz kararlar alınıyor.

ABD ve müttefikleri, gözümüzün önünde, Suriye’de İslam düşmanı PKK’ya orta çaplı bir ordu kudurtuyor. PKK’ya verdiği silahların envanterini Ankara’ya vererek yaptığı bu alçaklığı bize de tescil ettiriyor.

Olaylar çok.. Peki bütün bunların ilgisi ve anlamı nedir?

Bir kere bütün bunlar birbirinden bağımsız değil. Haçlı-Siyonist ittifakı, bize diyor ki “Müslümanların birleşmesine müsaade etmeyiz” “Türkiye’nin Suriye’de operasyon yapmasını istemiyoruz” “Bizimle birlikte olmazsanız, size dünyada hareket ettirmeyiz” “Haçlı-Siyonist ittifakının taşeron orduları olan FETÖ-PKK-DHKP-C’ye dokunmayın” “Bizim casusları yargılamayın” “Cezaevlerindeki FETÖ-NATO-PKK-DHKP-C’li uşaklarımızı bırakın” “Eğer Suriye’de, Irak’ta ısrar ederseniz, sizi Yunanistan ve Bulgaristan’la karşı karşıya getiririz.”

Bu kuşatmayı yaracağız. Kirli hesapları bozacağız. Oyunlarına ve tezgahlarına kendilerini düşüreceğiz. Milletin ve hükümetin dik durması lazım..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.