HER 3 SANİYEDE BİR FUTBOL SAHASI ALAN YOK OLUYOR

Düzce Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih Taşpınar, her 3 saniyede bir, dünyanın bir futbol sahası büyüklüğü kadar ormanlık alanını kaybettiğini vurgulayarak, ““Herkes ekosistemi yenileme seferberliğine katılmalı. Görünen o ki, iklim krizi ve kitlesel tükenme karşısında önümüzdeki gelecek 10 yıl son şansımız olabilir.” diyerek çevre konusunda duyarlılık çağrısı yaptı.

HER 3 SANİYEDE BİR FUTBOL SAHASI ALAN YOK OLUYOR

Düzce Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih Taşpınar, her 3 saniyede bir, dünyanın bir futbol sahası büyüklüğü kadar ormanlık alanını kaybettiğini vurgulayarak, ““Herkes ekosistemi yenileme seferberliğine katılmalı. Görünen o ki, iklim krizi ve kitlesel tükenme karşısında önümüzdeki gelecek 10 yıl son şansımız olabilir.” diyerek çevre konusunda duyarlılık çağrısı yaptı.

06 Haziran 2021 Pazar 13:15
HER 3 SANİYEDE BİR FUTBOL SAHASI ALAN YOK OLUYOR

Düzce Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih Taşpınar, 5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında önemli açıklamalarda bulundu.

Dünya Çevre Günü’nün bu yılki teması ekosistem restorasyonu

Dünya Çevre Günü’nün, Birleşmiş Milletler’in çevrenin korunmasına yönelik farkındalığı arttırmak ve insanları harekete geçirmek için kullandığı başlıca araç olduğunu ve çevre duyarlılığını arttırmak amacıyla kutlandığını belirten Doç. Dr. Fatih Taşpınar, bu yıl ki Dünya Çevre Günü temasının “Ekosistem Restorasyonu” olarak belirlendiğini ifade etti.

“Her 3 saniyede bir, dünyamız bir futbol sahası büyüklüğü kadar ormanlık alanını kaybediyor”

Ev sahibi ülkenin ise Pakistan olarak belirlendiğini söyleyen Doç. Dr. Taşpınar, “Gezegenimizin ekosistemlerine çok uzun zamandır zarar veriyoruz ve bunun sonuçlarını hep birlikte idrak ediyoruz. Her 3 saniyede bir, dünyamız bir futbol sahası büyüklüğü kadar ormanlık alanını kaybediyor. Geçtiğimiz yılda sulak alanlarımızın yarısını kaybettik. Mercan resiflerinin yüzde 50’sini şimdiden kaybettik. Sera etkisi nedeniyle atmosferimiz ısınıyor ve küresel ısınma 1.5°C ile sınırlı kalsa dahi 2050 itibariyle mercan refilerinin yüzde 90’unu kaybedeceğimiz öngörülüyor. Ekosistem kaybı, dünyanın yutaklarını bozuyor yani doğal temizlenme mekanizmasını dejenere ediyor. Üstelik insanlığın bunu hiç tolere edemeyeceği bir dönemdeyiz artık. Küresel sera gazı emisyonları üst üste 3 yıldır artıyor ve gezegenimiz artık bir iklim değişikliği felaketinin eşiğinde. Tüm bunları düşününce, Dünya Çevre Günü’nün 2021 yılı temasının neden Ekosistem Restorasyonu (#GenerationRestoration) olarak belirlendiğini anlamak oldukça kolay.” ifadelerini kullandı.

Birleşmiş Milletler on yıllık ekosistem restorasyonu hayata geçiriliyor

Bu yılki etkinlikler çerçevesinde Birleşmiş Milletler On Yıllık Ekosistem Restorasyonu programının da hayata geçirileceğini dile getiren Taşpınar, “Ekosistem restorasyonu, doğayı sömürmekten doğayı iyileştirmeye gitmek için hasarın önlenmesi, durdurulması ve tersine çevrilmesi anlamına gelmektedir. BM tarafından bu yıl Dünya Çevre Günü’nde ormanlardan tarım arazilerine, dağların tepesinden denizin derinliklerine kadar milyarlarca hektarı canlandırma misyonu olan ‘Ekosistem Restorasyonu On Yıl’ girişimi başlatılmaktadır. Ülkemizde de bu anlamda, örneğin Marmara Belediyeler Birliği (MBB), Çevre Mühendisleri Odası ve diğer oda ve birliklerin çeşitli girişimler ve çağrıları oldu. Hele şu son günlerde Marmara Denizi’nde görülen müsilaj yani deniz salyası sorunu bu ekosistem restorasyonu hareketinin gerekliliğinin en çarpıcı göstergesi olarak karşımıza çıkmakla birlikte yanı başımızda bir çevre sorunu haline geldi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız geçtiğimiz günlerde, Marmara Denizi'nde görülen çevresel sorun için bir eylem planı oluşturulduğunu bunun bir çalıştay akabinde açıklanacağını ifade etmişlerdir.” şeklinde konuştu.

“Biyoçeşitlilik sorunu, insanlığın daha büyük sorunlarla karşılaşması anlamına geliyor”

Biyoçeşitlilik sorununun, insanlığın daha büyük sorunlarla karşılaşması anlamına geldiğine işaret eden Düzce Üniversitesi Öğretim Üyesi, “Dünyamızın kara ve su ekosistemlerindeki bitki, hayvan ve mikroorganizmalar olarak tanımlanan biyoçeşitlilik doğamızın gücü, bugünü ve yarınıdır. Biyoçeşitlilik tüm ekosistemin bütünü, özü ve yaşamımızın desteğidir. Aynı gezegende varlığından belki de haberdar dahi olmadığımız milyonlarca canlı türü ile hep beraber yaşıyor, barınıyor ve besleniyoruz ve insanlık ise endüstriyi geliştirerek ekonomiyi büyütmek ve daha iyi imkanlar için uğraşıyor. Bu düzen içinde en önemlisi bizler de sağlıklı ve mutlu olmak istiyoruz. Ancak, doğanın sağlıklı ve dengeli olması ile insanlığın aslında sağlıklı ve dengeli bir ortamda mutlu bir yaşam süreceği ciddi bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsanlık, çeşitli faaliyetleri neticesinde ekosistemleri bozup doğal düzeni bozmaktadır. Covid-19 salgınında aslında dünya çapında bir felaketin, salgının birlerini hangi arayışlara iteceğini hep birlikte idrak ederken, doğaya verilen geriye döndürülemez hasarların sonuçlarının insanlığın sonunu getirebileceğini artık çok kolay öngörebiliyoruz. Hasarlı doğamızda 1 milyon bitki ve hayvan türü nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya ve buna yönelik tehditleri ele alma gereğini çok acı öğrendik.” diyerek açıklamalarına devam etti.

“İnsanlık, ekosistemleri korumaz ve yenilenmesini sağlayamazsa sağlıklı yaşayamaz”

Ekosistemlerin kendi kendilerini yenileme mekanizmalarının bir eşik seviyesi ile sınırlandığını belirten Doç. Dr. Fatih Taşpınar, “Bu seviye aşıldıktan sonra söz konusu ekosistem doğada normal olmayan yani alışık olmadığımız etkiler sergilemektedir. Örneğin, buzulların erimesi sonucunda kara ekosistemlerindeki fiziksel azalma ve buna istinaden canlı türlerindeki azalmanın hatta yok oluşun ciddi etkilerinin olacağına yönelik simülasyonlar yapılmış, özellikle tarımsal faaliyetlerdeki azalma ve sorunlar, bunun neticesinde görülecek gıda üretiminde azalma ve açlık tehlikesi en çarpıcı olanlarıdır. Bir yandan iklim değişikliği ve bir yandan ekosistemlerdeki derin hasarlar geri dönülemez bir seviyeye ulaşmadan ciddi önlemler alınmalı ve uygulanmalıdır. İnsanlık, ekosistemleri korumaz ve yenilenmesini sağlayamaz ise sağlıklı yaşayamaz. Kısacası gezegenimizdeki ekosistemlerimiz ne kadar sağlıklıysa insanlar da o kadar sağlıklıdır. Hepimiz bu ekosistemi yenileme seferberliğinde kendimizce pozitif bir rol alarak çaba gösterirsek başarılı olabiliriz. Görünen o ki, iklim krizi ve kitlesel tükenme karşısında önümüzdeki gelecek 10 yıl son şansımız olabilir. Böyle bir karamsar tablonun çok daha iyi bir hal alması insanlığın el birliği ile çalışmasına bağlıdır. Bu bağlamda herkes Ekosistemi Yenileme Seferberliğine katılmalı ve gerekli çabayı göstermelidir. Bu duygu ve düşüncelerle herkesin 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü kutluyorum. ” sözleriyle konuşmasını noktaladı.

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.