Pazartesi günü ses tellerimizdeki sıkıntı sebebiyle Yorumlu’Yorum yapamadık.
Havalar, malum sıcak-soğuk dikkat etmek lazım. Bir de sinirlendiğimiz zaman çok yüksek sesle konuştuğumuzda ses telleri zarar görüyor. Sıcak havada soğuk içmek de zarar veriyor, Allah şifa versin. Eskiden güneşin önüne koyarlardı küpleri, tarlada su o toprak küplerin içinde içilirdi. Şimdi biz buzlu sular içiyoruz, soğuk şeyler içiyoruz. Asaletimize göre veya yaşantımızın içindeki geleneğe, göreneğe göre yaşasak ne olacak? Ilık su içeceğiz ve bu sıcak havalarda sesimiz bozulmayacak.
BAŞKAN ALBAYRAK’I TEBRİK DE EDİYORUM TENKİTTE
Fikret Albayrak, Cumhuriyet Halk Partili Akçakoca Belediye Başkanı. O dökük, yıkık, virane bakkal dükkânı gibi çalıştırılan, kimin elinin kimin cebinde olduğu belli olmayan belediyeyi hemen hemen bir sene içinde derleyip toparladı. Kurumsal kimliğine kadar getirdi. Başarılı bir çalışma yapıyor. Sahillerde akşam seanslarında, gündüz hallerinde lağım kokusu ve partileri vardı Akçakoca’da. Sahillerden mavi bayraklar gitmişti, ayrılmıştı. Bu memlekete bu mavi bayrak verilmez.
Yani mavi bayrak, burada turizm, nezihlik, leziz, deniz temiz, denize girilebilirlik gibi standartların en üst seviyesinde verildiği bir bayrak. Kale Plajı’na mavi bayrağı yeniden aldı. Tebrik ediyoruz. Gerçekten büyük başarı. Bakkal dükkânından, hısım-akraba-dost muhabbetinden, zarar-hazinenin-kâr muhabbeti halinden bir belediye kimliğine kavuşturdu Akçakoca’yı, tebrik ediyoruz. Sayın Faruk Özlü de gitti. Kaymakam Bey de oradaydı. Mavi bayrak hakikaten Akçakoca’nın turizm adına şerefidir.
Biliyor musunuz, Türkiye’de turizmin ilk başladığı yer Akçakoca. Marmaris, Bodrum, Çeşme yokken Akçakoca gündemdeydi. Türkiye’de kurulan ilk turizm derneği Akçakoca’da kurulmuş. Ama geldiğimiz noktada maalesef bir sıkıntı daha var.
AKÇAKOCA’DA FİYATLAR ÇOK PAHALI: DİKENİ DEĞİL GÜLÜ GÖSTERİN
Buradan özellikle Belediye Başkanı Fikret Albayrak’a, Akçakoca esnafına bir Akçakocalı olarak sesleniyorum: Fiyatlar çok kötü. Fiyatlar çok pahalı. Millet yediğinden içtiğinden kazıklandım diye geliyor Akçakoca’dan. Bu ne ya? Gül de olacak diken de insanlar gülü koklasın, dikenle yırtmayın insanları.
Kesinlikle ve kesinlikle özellikle restoranlarda, kafelerde, Çınar Caddesi’nde, buralarda belediye nasıl olur bilmiyorum. Serbest piyasa ekonomisi var ama Kaymakamlık dahil olmak üzere Akçakoca’yı seven herkes, Düzce’yi seven herkes Akçakoca’daki fiyat politikasını bir gözden geçirsin. Fiyatlar çok kazık. İnsanlar “yandım Allah” türküsünü söylüyor, ondan sonra gidiyor. İşgüzarlar da gidiyorlar. Sahillerde kimse yok.
Bir kavga oldu geçen bayramda. İki tane soytarı bir kavga etti, ortalık karıştı. Bırakın kavgayı, turizmi kaliteli hale getiren bu ilçenin yerel dinamikleridir. Bir Çeşme gibi, Marmaris gibi, Antalya gibi veya Türkiye’nin gözde turizm merkezleri gibi fiyatlandırmalar olmuyor. Vatandaşa yazık. Millet çekirdekle dolaşıyor caddelerde. Akşam oldu mu gidip bir yerde oturmaktan çekiniyor.
Özellikle buradan da belediye başkanına, özellikle belediyenin olan tesislerini ön plana çıkararak ve bu işe gönül veren tesislerle beraber Akçakoca, fiyat politikasını gözden geçirmek zorunda. Yoksa günden güne git gide bu iş hayra gitmiyor. Bak burada artısı var, bu eksiği nasıl tamamlar bilmiyoruz. Fiyatlar çok kazık. Akçakoca, fiyatlar çok kazık. Net.
AK PARTİLİ YÖNETİCİLERİN İŞE YERLEŞTİRME KAVGASI
Hayatta beklentileri çok olanlar mutsuz olurlarmış.
Akçakoca’dan Düzce’ye gelelim. Ramazan Bağtaş, emekli bu adam. AK Parti İl Yönetim Kurulu Üyesi. Sosyal hizmetlerde de çalışıyor. Şöyle çalışıyor: Aile Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü'nde kurumun kiraladığı, şirketin kiraladığı araçla beraber çalışıyor. Şoför olarak çalışıyor. Sabah evinin önünden marşa basıyor, akşam evine gidiyor kurumun kiralık arabasıyla. Niye? İcapçı. Yani herhangi bir durum olursa gece icaba gidecek. Onun için araç.
KAVGAYI MAHALLENİN DELİSİ DE VELİSİ DE KONUŞUYOR
Bununla evine gidiyor, köyüne gidiyor, sağa gidiyor, sola gidiyor. Onu ben bilmem, onu resmi kurumlar bilecek. Varsa bir eksiği fazlası orayı bilmiyorum ama bildiğim bir şey var: Fahri Pişkin, önceki dönem il yönetimindeydi. Aynı zamanda da AK Parti’nin seçim koordinasyon merkezinde Faruk Özlü ile beraber mücadele verdi. Şimdi bunlar bir yerde, Düzce’de bir mahallede, bu iki AK Partili, biri yönetimde, biri eski yönetimde… Çok ciddi, oradaki insanların da nazar-ı itibarını alan, pazar yerlerinde konuşulacak kadar bir gerilim yaşıyorlar. Sıkıntı ne? Bu Ramazan Bağtaş’ın oğlu ile Fahri Pişkin’in bir yakını, SEDAŞ gibi benzer kurumlara girme noktasında isim verilmiş. AK Parti il yönetimindeki arkadaşların çocuklarından bahsediyorum.
Ramazan Bey’in çocuğu girmiş bu işe. Fakat diğer tarafta Fahri Pişkin de isim vermiş. “O senin çocuğun girecekti, bu benim yeğenim girecekti, arkadaşımın çocuğu girecekti.” Al sana bir tufan. Nerede yapıyorlar bunu? Milletin önünde. Ondan sonra o da diyor ki “Senin kızın üniversiteye girdi, koymadın mı? Benimki KPSS ile girdi.” Her şey ortaya çıkmış vatandaşın gözünün önünde.
AK Parti’ye, AK Partililerden başka zarar veren yok. En büyük zarar veren AK Partili. AK Parti’ye içinden olmadan muhalefet de yok. AK Parti’nin muhalifi de AK Partililer. Ya il yönetimine girmişsiniz. Kendin bir işe girmişsin Ramazan Bey. Altında araba, hayırlı işler. Şirketin üzerinden girmiş. İl yönetiminde de görev yapıyorsun veya AK Parti’de görev yapıyorsun, belki merkez ilçe olabilir ama ben il yönetimi diye biliyorum.
PARTİYE YAKINLARINIZI İŞE YERLEŞTİRMEK İÇİN Mİ GELDİNİZ?
Çocuğunu da işe koymuşsun AK Parti sayesinde, iktidar sayesinde. Arkadaşının yeğeni veya kızı işe girmiş, çıkmış. AK Parti yönetimine girmek, yedi sülaleni veya bir arkadaşını, evladını işe yerleştirmek mi? Bunun anlamı bu mu? Bunun için mi giriliyor buralara? Maalesef ben bu konuyu dinleyince, mahallenin delisinden velisine kadar, oradaki esnafa kadar konuştukları konu bu.
Böyle bir ihtilaf olabilir. Böyle bir niyetle parti yönetimine girip de yedi sülaleni, çoluğunu çocuğunu ihya etmek için bir dert içinde de olabilirsiniz. E, ikiniz de partilisiniz. Bunu gidin arka sokaklarda konuşun. Veya parti il başkanınızın haberi var mı bundan bilmiyorum. Hasan Şengüloğlu’nun haberi var mı bilmiyorum. Ayşe Hanım’ın var mı bilmiyorum. Ama Ercan Öztürk’ün eski il müdürlüğü yaptığı bir yerdedir. Ercan Bey’in belki haberi vardır, onu da bilmiyorum.
Ama bunlar, milletin şu anda işsiz, imkânsız, fırsatsız, çaresiz, ekonomik olarak sıkıntı yaşadığı günlerde siz partinin yetkili, etkili, görevli insanları olarak çoluğunuzun çocuğunuzun, hısımınızın, akrabanızın, arkadaşınızın, yeğeninizin işi için birbiriyle kavga ediyorsanız vallahi burada söz biter.Ben de bir şey diyemiyorum, diyemem de, demiyorum da.
CUMHURBAŞKANININ SERMAYESİNİ HUNHARCA HARCIYORLAR
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çok emek verdi. Bu ülkede birçok hizmetleri, birçok olmazları oldurdu, birçok olurları olmazlaştırdı. Ama kimsenin bu kadar büyük mücadeleyle kazanılan sermayeyi hoyratça, hovardaca harcama, kendi egosuna göre kullanma hakkı olmasın, olmamalı.
CUMA GÜNÜ YORUMLU’YORUM’DA YASİN YILMAZ- KAMİL ÇİLİNGİR VAR
Yasin Yılmaz, Sağlık İl Müdürü, Cuma günü akşamı onu konuşacağız. Bir de Kamil Çilingir, güzel bir eser kazandırdı Düzce’ye. Onu da konuşacağız. Ama her iki boyutuyla konuşacağız.
Hoşça kalın, dostça kalın, Allah’a emanet olun.