Düzce’de konuşulmayan konuları Öncü TV ekranları ve 100.2 Radyo Öncü ortak yayını ile gündeme taşıyan Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, kendisinin hazırlayıp sunduğu “Yorumlu-Yorum” programı ile kentin sorunlarının üzerine gitmeye devam ediyor.
Düzce’de ilgi ile takip edilen “Yorumlu-Yorum” programının son bölümünde Ünsal, sosyal medya hesapları üzerinden yaptığı paylaşım ve yayınlarla kendisini sözde gazeteci olarak tanıtan bir kişinin, Düzce Valisi Selçuk Aslan’a yönelik eleştirilerini ele aldı. “Aynası iştir kişinin” diyor, lafa bakılmaz” diyen Ünsal, bu sözde gazetecinin cezaevine girdiğini duyurdu.
“ELİNE HER KALEM ALAN, HER EKRANA ÇIKAN DÜZCE’DE GAZETECİ OLDU”
Düzce’de eline her kalem alan ve ekran karşısına çıkan kendisini gazeteci olarak tanıttığına dikkat çeken Ünsal, toplumun bu tarz kişilere ödün vermemesi gerektiğini belirterek, şu ifadelere yer verdi:
“Geçtiğimiz gün bir sosyal medyada, ismini vermeyeyim, bir tane arızalı, rahatsız, ne dediğini bilmeyen, ne olduğu belirsiz bir halde birisi değerlendirme yaptı. İmamlarla ilgili, sağlıkla ilgili, Sayın Valiyle ilgili. O da tutuklandı. Her ekranın karşısına çıkan, her eline kalem alan bu memlekette gazeteci oldu ya; bu da tutuklanarak içeriye girdi. Ben buradan devlet büyüklerimize sesleniyorum. Lütfen bu ve buna benzer, hiçbir ehliyeti olmayan, hiçbir geçmişi olmayan, sadece bu işte toplumda ego tatmini hesabıyla beraber “gazeteciyim” veya “yorumcuyum” diye çıkan, dangır dungur, dengesiz, sebepsiz ve gerekçesiz, mahiyetsiz, arkası boş olan yorumlarıyla çıkanlara bir dur densin ya. Çıkıyor adam, dümdüz gidiyor. Böyle bir anlayış var mı? Tutuklandı şu anda cezaevinde. Bunun gibi insanlar ruhi, akli melekelerinde bir hesap edememe derecesi var, ama bu ve bunun gibi insanlar toplumda artık kabul görmemeli. Devlet adamlarına, devletin hassasiyetine dokunurken, kendi hassasiyetlerimize, kendi değerlerimize dokunduğumuzu bilmeliyiz.”
“GÖREV SÜRESİNİN UZATILMASINI İSTİYORUZ”
Düzce Valisi Selçuk Aslan’ın yaptığı başarılı çalışmalarla millet ve devleti barıştırdığının söyleyen Ünsal, Vali Aslan’ın görev süresinin uzatılması gerektiğine vurgu yaparak, “Ben her zaman söylediğim bir hakikati ortaya koymak istiyorum. Bugün Düzce’nin Valisi, milletle devleti birbiriyle barıştıran, kavuşturan, devlet aklıyla millet derdini bir araya getiren bir idarecimiz. Düzce’deki siyasetçiler iktidar ve muktedir güçlerini kullanarak bir müddet daha Düzce’de kalmasını sağlarlarsa, büyük fayda görüyorum. Bu, benim şahsi düşüncem de değil bu. Tabandan, sivil toplum kuruluşlarından aldığımız intibayı yansıtıyorum” ifadelerine yer verdi.
“DÜZCE’Yİ BÜROKRATLAR DEĞİL, SİYASETÇİLER YÖNETSİN”
Geçtiğimiz günlerde AK Parti Düzce Milletvekili Ercan Öztürk ile yaptığı görüşmede, kendisine “Düzce’yi siyasetçiler yönetsin” dediğini belirten Ünsal, konuşmasına şu şekilde devam etti:
“Geçtiğimiz günlerde Sayın Ercan Öztürk vekilimizle beraber bir hasbihal ettik. Dedim ki Düzce’yi siyasetçiler yönetsin. Siyasetçiler yönetsin, bürokratlar yönetmesin. Çünkü bugün siyasetçiler ile bürokratlar arasında halktaki bakış farklı. Nasıl farklı? Siyasetçi adam istediği gibi konuşuyor, ama bürokrata konuşamıyor. İstediği gibi konuşmasın, ama derdini anlatacak şekilde konuşsun, derdine derman olacak şekilde konuşsun. Ama siyasetçi burada, başta Düzce milletvekilleri olmak üzere, Düzce’yi yönetmeye başlarlarsa davul siyasetçinin boynunda, tokmak bürokratın elinde. Bugün il teşkilatı olmak üzere siyasetçiler, hepsi dahil olmak üzere, Düzce’de birtakım olumsuzluklar varsa bunun müsebbibi siyasetçilerin aciz kalmasıdır, iktidar olamamasıdır, muktedir olamamasıdır.”
“BU SİSTEM MİLLETE HİZMET ETMİYOR”
Devletin Üniversitesi’nde okuyup, profesörlük veya doçentlik unvanı alanların gerek özel üniversitelerde, gerekse özel hastanelerde görev yaptığını hatırlatan Ünsal, bu sistemin millete hizmet etmediğini vurguladı.
“Ben buradan Düzce milletvekillerine, çünkü Türkiye’deki bütün milletvekilleri duysun. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Sağlık Bakanımız dahil olmak üzere duysunlar bu sesi diyorum” diyen Ünsal, son olarak şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bugün profesörlük unvanını alan, doçentlik unvanını alan, burada bu eğitimi tamamlayanlar, devletin hastanelerinde bu eğitimi alanlar, bu kariyeri tamamlayanlar 300-400 bin lira maaş alıyorlar. Özel üniversitelerde, özel fakültelerde ne var? Bu rakamlar 1 milyon, 1,5 milyon gibi rakamlara çıkıyor. Adam profesörlük makamına da gelmiş, bu parayı da kazanmak gibi, hayatını da kolaylaştırmak gibi bir derdi var veya bir doğrusu var; onu da bilemeyiz. Ve gidiyor. Sağlık Bakanlığına, üniversitelerde yetişen ilim adamlarının, bilim adamlarının, tıp adamlarının özellikle tıp camiasındakilerin kaymağını özel hastaneler yiyor. Külfetini devlet, nimetini özel hastaneler. Bu sistem hakikaten bu millete hizmet etmiyor. Yani bu şekildeki bir sistem kesinlikle ve kesinlikle bu millete hizmet etmiyor. Parası olan en iyi şekilde tedavi olacak, parası olmayan kaderine terk edilecek. Olmadı.”