Kategoriler

15 TEMMUZUN BİLİNMEYEN YÜZÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ.

Tarlada izi olanın harmanda yüzü olurmuş.

15 Temmuz tarlasında izi olanda harmanda yüz buldu olmayanda.

15 Temmuz gecesi Sakarya’daydım. Gecenin dördüne kadar Vali piyasada yoktu. Sabah ellerini bağlayıp şeklini yaptı. Yemediler yutmadılar bir yıl dolmadan gereğini yaptılar.

Sahada o kadar kalabalık vardıki kim neye hizmet eder belli değildi.

Bazı polisler darbe var evinize gidin derken bazı polisler can hıraç şekilde halkla birlikte mücadele veriyordu.

Kimileri başkomutandan aldığı emirle canını siper etti. Bazıları zamanı ve gidişatı bekledi.

Darbe olsun başarılsın diye kıçını yırtanlar fiyaskoyu görünce ellerinde bayrak meydanlara nöbete gittiler. Mart kedileri gibi en çok bağıran onlar oldu.

Bir meseleye bakarsanız sebep sonuç ilişkisiyle değerlendirin. İşin sonunda kim kazançlı çıkmışsa meseleyi yapanda odur.

Sonra Düzce de ne olup bitiyor diye bakalım dedik.

15 temmuz darbe başlar başlamaz Reisin Başkomutanın resmi hemen niye belediye binasına niye asılmadı Türk bayrağı neden asılmadı. Bugün üç gün önceden Reisin resmi asıldı.

Dün Düsiaddan güç alan sivil toplum kuruluşlarının başkanları çok hararetliydi o gece.

O sivil toplum kuruluşların başkanları ellerine resen verilen bildiriyi okurken elleri titreyip ter içinde kalanların heyecanlarına şahit oldu Düzceliler.

Acaba bu heyecan ve korku niyeydi. Bildiriyi okutanlardan mı korkuluyordu yoksa bildiriyi okunanlardan mı.

Sebep sonuç ilişkisi dedikya.

Kılıçdaroğlu yürümeye başlayınca Düzce deki mola yerine hayvan gübresi dökmek kimin işine yaramıştı.

Bu olaydan ak parti ve camiası mutlu oldu mu, kazanç elde etti mi.

Sözünde milletin özü olmayan zevat verdi veriştirdi. Kimin yüreği yeterdi o gübre yüklü kamyonu yükleyip oraya dökmeye. Vardı arkasında dayısı ki bir yeri sıktı döktü.

Bu iş muallakı bir şekilde kaldı. Payesi Fetöcü Hdpli DhKP cili sözde adalet yürüyüşçülerine pirim yaptırdı.

Hele rabia heykeline ne demeli. Ak partinin kısmen tüzüğüne giren rabia heykeli Düzce’de dikilerek Biz ak partiliyiz halini tescil etme acziyetini yaşattı.

İlçe belediyelerinde ise durum vahimdi. Gece sela okuyan müezzine eski tüfek solculardan biri toslayınca buna sahip çıkanlar 15 temmuz darbe girişimine lanet yağdırdılar. Yağdırmaya devam ediyorlar.

Fetöden tutuklanıp sonra denetimli serbestlikten salıverenlerin işyerleri kavim milliyetçiliği adına açılış merasiminde boy gösterenler 15 temmuza lanet ettiler. Halada ediyorlar.

15 Temmuza sövüp sayanlara dikkat edin.

Sesi çok çıkanlara dikkat edin.

En çok bağıranların meşru zeminde orta sahaya attıkları topun maçın kaderini nasıl değiştirdiğine bakarsanız şimdi çok sesi çıkanların mart kedileri gibi halleri olduğunu göreceksiniz.

Darbeden bir yılı arkada bırakarak bugünlere geldik. Geldik gelmesine ama iki kere iki dört elde var ayşe noktasındayız.

Şimdi sahada harmanda yüzü olanlar ellerindeki idare ve iradeye güvenerek başlarını kuma gömmüş devekuşu misali saklandılar.

Bu çiftliğin sahibi olduklarını sananlar aslında çiftliğin kâhyası olduklarını unutmuşlar.

Düzce de heran herşey olabilir. Son faslını yaşayanlar bunun sonuna kadar keyfini çıkarma gayretindeler.

Önümüzdeki günlerde sivil toplum kuruluşlarının ve Ak partinin teşkilat seçimleri olacak.

Herkes birbirinin arkasını oymaya başladı. Burada kimse kendini çiftlik sahibi sanmasın.

Burdan açık ve net ifade ediyorum. İmanı olan, vatanını seven,milletini seven,his ve nefisten uzak vicdani ve imanı olarak doğru bildiklerini; Cimer vey bimer sistemine yazsınlar.

Gerek parti için gerek sivil toplum kuruluşları seçimleri için ikili sohbetlerde paylaştıklarını bu birimler bildirsinler.

Vatikandan CIA ya, m6 dan Mossada kadar tüm haçlı Siyonist ittifakın gayrimeşru çocuğu Fetönün oyunu bitsin diyorsanız herkes üzerine düşeni yapsın.

Öksüz yetim büyük davanın neferleri kimsesiz etkisiz yetkisiz olurlar.

Bir mıh bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir neferi, bir nefer bir orduyu, bir ordu bir devleti kurtarır.

Bölgemizde ve ilimizde ne kadar etkili ne kadar yetkili ne kadar güçlü olursa olsun kim olursa olsun tribünlere oynayan sahada oynar gibi görünenlere artık fırsat verilmesin.

Yörük malı ile kurban kesip ahalinin imkanları ile ahaliye caka satan iskeletsizlere tahammül edecek hal kalmadı.

Milleti illet eden değil milletin derdiyle dertlenenleri, dava ruhuna millet sevdasını kuzu postuna büründürüp menfaat kurdunu saklayanlara dur demenin zamanı geldi geçiyor.

Başını kuma gömüp kıçını çıkarıp milleti ve çiftliğin sahiplerini ahmak yerine alanlara gelince…! Bekleyin siz vadettiği günler yakındır hakkın belki yarın belki de yarından da yakın….

Yorumlar