Kategoriler

DEVLET KAĞNI ARABASIYLA TAVŞAN AVLAMAYA GİDER

Ben büyüklerin nasihatlarına ve sözlerine çok itibar ediyorum. Herkesin de etmesinde fayda var.

Bize eskiden büyükler devleti anlatırken derlerdi ki; devlet öküz arabasıyla, yani bir deyime göre kağnı arabasıyla tavşan avlamaya gider. Evet, çok güzel bir söz. Devletin hiç acelesi olmaz. Hiç hissi, hiç nefsi olmaz. Devletin dostluğu olmaz, düşmanlığı olmaz. Devlet her vatandaşına adaletli bir şekilde yaklaşır.

DÜZCE’DE ADALETİ SAĞLAMAK İÇİN DERTLENEN BİR BAŞSAVCIMIZ VAR

Şimdi tam 23 ay yapılan bir teknik takip sonucu Düzce’de bir kuyumcunun, bir iş adamının, esnafın, birçok insanın aralarında bulunduğu bir silah operasyonu yapıldı. Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Yasin Emre beyefendi ve Cumhuriyet Başsavcılığı’ndaki çalışanlar, emniyetimiz; kim bu işe gönül verdiyse, kelamıyla, sözüyle, söylemiyle, eylemiyle, hizmetiyle kim hizmet ettiyse Allah onlardan razı olsun. Allah sayılarını çoğaltsın.

Sayın Başsavcımız hakikaten Düzce’de başsavcılık makamında, Allah ne kadar nasip eder bilmiyoruz ama gönüllere dokunan, gerçekten insanlara adaleti sağlama adına dert edinen, dertlenen bir insan. Geçtiğimiz günlerde bir bilanço çıktı Düzce’de suç ve suçlulara karşı yapılan çalışmalarla ilgili.

Tabii burada emniyetimizin, jandarmamızın, savcılığımızın, devletimizin bizim huzur ve sükûnetimizi sağlamak adına, bize yaşam kalitesini daha iyi noktalara çekmek adına gayretleri takdire şayan. Bu ve buna benzer operasyonlar insanların toplumda daha huzurlu, daha güvenli yaşamasına sebebiyet veriyor. Bu güzel bir gelişme. Birçok konuda hiçbir şey eskisi gibi olmuyor.

Özellikle Sayın Başsavcının Düzce’ye kazandırdığı o adliye, hani “insanı yaşat ki devlet yaşasın” mantığının ortaya çıkan somut bir göstergesi. Yani insanlar oraya gittiği zaman kolaylaştırılıyor, zorlaştırılmıyor; yapı ve pozisyon itibariyle.

Netice itibariyle emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Memlekete, millete, devlete hayırlara vesile olsun.

ALİ ABİ HEPİMİZİN ABİSİDİR

Avukat Ali Dilber…

Ali abi hepimizin abisi. Düzce’de kurulan cemiyetle, Gazeteciler Derneği ile ilgili güzel bir yazı yazmış. Ali abi hepimizin abisi. Düzce’de vizyonuyla, misyonuyla, katkısıyla, sosyal yapı içindeki statüsüyle Ali Dilber hakikaten Düzce’de değer katan isimlerden bir tanesi.

O, bu cemiyete, bu yapıya hizmet edenlere ve gönül verenlere, hepsinden önemlisi mesleğe, gazetecilik mesleğine gönül verenlere güzel ifadelerde bulunmuş. İnşallah yakın zamanda da dileğimiz o ki, Düzce’de tüm basın birimleri bir arada olur. Bütün cemiyetler, insanlar bir arada olur. Ayrıştırıcı değil, barıştırıcı ve birleştirici noktada bir adım olur inşallah.

Bu arada basın ne kadar kaliteli olursa siyaset, bürokrasi ve toplumsal aktiviteler, sivil toplum kuruluşları, Düzce’ye hizmet noktasında olanların hepsi daha kaliteli olur. Muhalefet kaliteli olursa iktidar kaliteli olur. Söylemler ve eylemler birbirleriyle beraber örtüştüğünde ne olur? Memlekette iyi bir sinerji ortaya çıkar. Bu sinerji de bizim hayatımıza katkı sağlar.

Şimdi basın dedik de; toplumda gerek Cumhuriyet Başsavcılığı, gerek Emniyet Müdürlüğü, gerek İl Jandarma Komutanlığı, mülkiye devletin bütün birimlerinde yapılan uygulamaların hepsi bir eğitimden geçiyor. Yani basın da öyle, hepsi eğitilerek oluyor.

Maalesef toplumumuz ve insanımız bu anlamda eğitimde, sorumlulukta, dertlenmede ve dert paylaşmada yeterince eğitilmediği için, bence benim aklımca toplumda huzursuzluklar yaşıyoruz.

Hani hayatta diyor büyükler; mutlu olmak için ya imkânlarını artıracaksın ya isteklerini azaltacaksın. Yani imkânlar artmadan, istekler azalmadan mutluluk olmuyor. Hepimiz maddi, manevi, içtimai güvenlik noktasında müreffeh yaşamak için bir talep içindeyiz. Ama bu talebimizi yerine getirmek için kendimizin ne gibi fedakârlıkları var?

İşte bunları üst üste, alt alta koyduğumuzda dün akşam (23 Aralık) bir olay gerçekleşti. Gerçekleşen olayda Libya Genelkurmay Başkanının uçağının Ankara’da, Haymana’da düşmesi ve bu arada Kara Kuvvetleri Komutanının da bu olayda şehit olması, olaya baktığımız zaman bir teknik arıza gibi görünüyor. Devletin yaptığı açıklama o. Acaba bize mesajlar mı veriliyor?

Hepimizin memleket, millet, devlet adına yapması gereken görevlerden bir tanesi de çok uyanık olmak, çok akıllı olmak, çok hassas olmak. Bugünlerde herkes herkesi farklı şekillerde amaçlarına alet edebilir. Bilginiz olacak ki fikriniz olacak. Bazı konularda bilginiz olacak ve birilerini eleştirirken, birilerini değerlendirirken, birilerini överken de siz o özelliklere haiz olacaksınız.

HURMAYI YİYİP DE YEME DEMEK…

İmam-ı Azam, mezhep imamımız Hazreti Ebu Hanife’ye küçük bir çocuk getiriyorlar. “Bu çocuk her gün hurma yiyor ama biz tavsiye ediyoruz, siz de bir nasihat etseniz.” dediklerinde, “Bana bu çocuğu iki gün sonra getirin.” diyor. İki gün sonra getirdiklerinde, “Evladım bak, hurma faydalı bir yiyecektir ancak her gün yenmez. Yenirse şöyle olur, böyle olur.” diye anlatıyor.

Babası soruyor: “Bunu bize iki gün önce neden söylemediniz?” Diyor ki: “Ben iki gün önce hurma yemiştim. Bir hurma vücuttan iki gün sonra atılır. Hurmayı yiyip de hurmayı yeme demek usule de, vicdana da, imana da aykırı.”

İnsanlara bir şey söylerken önce aynaya bakmak lazım. Önce iyi değerlendirmek lazım. Bunları kime söylüyorum? Lazım olan herkese, ihtiyacı olan herkese söylüyorum.

Hoşça kalın, dostça kalın. Allah’a emanet olun.

Programın tamamını izlemek için:

Yorumlar